Gün bitti, güneş battı, geceye doğan bir karanlık var
Bir yanda rüzgârsız salınan deniz,
Bir yanda fırtınadan geriye kalan yırtık yapraklar
Yüzlerde yılların kaleminden derin bir çizgi
Göz bebeklerinde çaresizliğin gözyaşları var
Gün bitti, güneş battı, yıldızlar günahkâr ellerini aya açtı
Bir yanda şehirden yükselen dumanlar
Bir yanda sigaraların zamansız küllenen izmaritleri
Şakaklarda sinsi bir beyazlık,
Kafataslarından dökülen ömürler
Ve alınlarda kırık umutların çerçevesiz resimleri var
Gün bitti, güneş battı, sokaklarda dolaşan katil bir tenhalık var
Nehirler kendi yatağında boğulmuşçasına sessizken
Ve susuzken pembe karanfiller,
Arsız çöller de anlamsız bir Bayram var
Gün bitti, güneş battı, dillerde ihanetlerle dolu cümleler
Ve yalanlar yol almış ilerlerken sözlerin ötesinde
Doğruların harflerinde paslanmış prangalar var
Her yanı sarmış küf kokulu yalnızlıkların ötesinde
Yakılan bir mum ile sönen bin koca ateş var
Gün bitti, güneş battı, havada ölüm sessizliği var
Titrek korkuların uçurumundan düşen bir ağıt
Geceyi ağlatan simsiyah bir bulut
Kulakları delercesine yükselen uzun bir sela
Ve artık bu kentte de, baharda ölen biri var
Ertuğrul Demir