Süper Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Süper Forum

Süper Forum...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Rapunzel

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
...::_PRéNSéS_::...
..::_PRéNSéS_::..
..::_PRéNSéS_::..
...::_PRéNSéS_::...


Kadın
Mesaj Sayısı : 127
Nerden : NapCénqi Yanımamı qéLcéen :P
Meslek : ÖĞReNCi
İlgi Alanları : ßéLqi Sén oLaßiLirsn
Kayıt tarihi : 11/04/08

Rapunzel Empty
MesajKonu: Rapunzel   Rapunzel Icon_minitimePaz Haz. 08, 2008 1:51 am

Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi
olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek
beklediğini fark etmiş.
Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki güzel çiçekleri ve sebzeleri
seyrederken, kadının gözleri sıra sıra ekilmiş özel bir tür marula
takılmış. O anda sanki büyülenmiş ve o marullardan başka şey düşünemez
olmuş.
“Ya bu marullardan yerim ya da ölürüm” demiş kendi kendine. Yemeden içmeden kesilmiş, zayıfladıkça zayıflamış.
Sonunda kocası kadının bu durumundan öylesine endişelenmiş, öylesine
endişelenmiş ki, tüm cesaretini toplayıp yandaki evin bahçe duvarına
tırmanmış, bahçeye girmiş ve bir avuç marul yaprağı toplamış. Ancak, o
bahçeye girmek büyük cesaret istiyormuş, çünkü orası güçlü bir cadıya
aitmiş.
Kadın kocasının getirdiği marulları afiyetle yemiş ama bir avuç yaprak
ona yetmemiş. Kocası ertesi günün akşamı çaresiz tekrar bahçeye girmiş.
Fakat bu sefer cadı pusuya yatmış, onu bekliyormuş.
“Bahçeme girip benim marullarımı çalmaya nasıl cesaret edersin sen!” diye ciyaklamış cadı. “Bunun hesabını vereceksin!”
Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının
bahçedeki marulları nasıl canının çektiğini, onlar yüzünden nasıl
yemeden içmeden kesildiğini bir bir anlatmış.
“O zaman,” demiş cadı sesini biraz daha alçaltarak, “alabilirsin, canı
ne kadar çekiyorsa alabilirsin. Ama bir şartım var, bebeğiniz doğar
doğmaz onu bana vereceksiniz.” Kadının kocası cadının korkusundan bu
şartı hemen kabul etmiş.
Birkaç haftasonra bebek doğmuş. Daha hemen o gün cadı gelip yeni doğan
bebeği almış. Bebeğe Rapunzel adını vermiş. Çünkü annesinin ne yapıp
edip yemek istediği bahçedeki marul türünün adı da Rapunzel’miş.
Cadı küçük kıza çok iyi bakmış. Rapunzel oniki yaşına gelince, dünyalar
güzeli bir çocuk olmuş. Cadı bir ormanın göbeğinde, yüksek bir kuleye
yerleştirmiş onu. Bu kulenin hiç merdiveni yokmuş, sadece en tepesinde
küçük bir penceresi varmış.
Cadı onu ziyarete geldiğinde, aşağıdan “Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın
sarısı saçlarını !” diye seslenirmiş. Rapunzel uzun örgülü saçlarını
percereden uzatır, cadı da onun saçlarına tutuna tutuna yukarı
tırmanırmış.
Bu yıllarca böyle sürüp gitmiş. Bir gün bir kralın oğlu avlanmak için
ormana girmiş. Daha çok uzaktayken güzel sesli birinin söylediği
şarkıyı duymuş. Ormanda atını oradan oraya sürmüş ve kuleye varmış
sonunda. Fakat sağa bakmış, sola bakmış, ne merdiven görmüş ne de
yukarıya çıkılacak başka bir şey.
Bu güzel sesin büyüsüne kapılan Prens, cadının kuleye nasıl çıktığını
görüp öğrenene kadar hergün oraya uğrar olmuş. Ertesi gün hava
kararırken, alçak bir sesle “Rapunzel, Rapunzel! Uzat altın sarısı
saçlarını !” diye seslenirmiş. Sonrada kızın saçlarına tutunup bir
çırpıda yukarı tırmanmış.
Rapunzelönce biraz korkmuş, çünkü o güne kadar cadıdan başkası gelmemiş
ziyaretine. Fakat prens onu şarkı söylerken dinlediğini, sesine aşık
olduğunu anlatınca korkusu yatışmış. Prens Rapunzel’e evlenme teklif
etmiş, Rapunzel’de kabul etmiş, yüzü hafifce kızararak.
Ama Rapunzel’in bu yüksek kuleden kaçmasına imkan yokmuş. Akıllı kızın
parlak bir fikri varmış. Prens her gelişinde yanında bir ipek çilesi
getirirse, Rapunzel’de bunları birbirine ekleyerek bir merdiven
yapabilirmiş.
Her şey yolunda gitmiş ve cadı olanları hiç farketmemiş. Fakat bir gün
Rapunzel boş bulunup da. “Anne, Prens neden senden daha hızlı
tırmanıyor saçlarıma?” diye sorunca herşey ortaya çıkmış.
“Seni rezil kız! Beni nasıl da aldattın! Ben seni dünyanın
kötülüklerinden korumaya çalışıyordum!” diye bağırmaya başlamış cadı
öfkeyle. Rapunzel’i tuttuğu gibi saçlarını kesmiş ve sonrada onu çok
uzaklara bir çöle göndermiş.
O gece cadı kalede kalıp Prensi beklemiş. Prens, “Rapunzel, Rapunzel!
Uzat altın sarısı saçlarını !” diye seslenince. cadı Rapunzel’den
kestiği saç örgüsünü uzatmış aşağıya. Prens başına neler geleceğini
bilmeden yukarıya tırmanmış.
Prens kederinden kendini pencereden atmış. Fakat yere düşünce ölmemiş,
yalnız kulenin dibindeki dikenler gözlerine batmış. Yıllarca gözleri
kör bir halde yitirdiği Rapunzel’e gözyaşları dökerek ormanda dolaşıp
durmuş ve sadece bitki kökü ve yabani yemiş yiyerek yaşamış.
Derken bir gün Rapunzel’in yaşadığı çöle varmış. Uzaklardan şarkı söyleyen tatlı bir ses gelmiş kulaklarına.
“Rapunzel! Rapunzel!” diye seslenmiş. Rapunzel, prensini görünce
sevinçten bir çığlık atmış ve Rapunzel’in iki damla mutluluk göz yaşı
Prensin gözlerine akmış. Birden bir mucize olmuş, Prensin gözleri
açılmış ve Prens görmeye başlamış.
Birlikte mutlu bir şekilde Prensin ülkesine gitmişler. Orada halk
onları sevinçle karşılamış. Mutlulukları ömür boyu hiç bozulmamış.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://superforum.coolbb.net
 
Rapunzel
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Süper Forum :: Yaşam ve Eğlence :: Hikayeler-
Buraya geçin: